27 Mayıs 2024 Pazartesi

Kendimi kurtarma operasyonu




Bir narsistin deyimiyle "duygularını yoğun yaşayan" bir insan olduğumdan başımı belaya soktuğum çoktur. İnsanların bana pek bayılmadığını da hesaba katıp e bu insanlara boyun eğmediğimi de ekleyince olanlar oldu. Bir anlık bir hatayla durduk yere biriyle davalık oldum. 


Polis, ifade vs... Bunların bende yarattığı tahribatlar zaten çok kötüydü. Haber için ifadeye gittiğimde bile kötü anlar zihnimde canlanır günümün içine ederdi. Ancak çocukluğumda başlayan ergenliğimde zirvesini gören öfkem 2021'de "beni yerden yere atan" olaylar silsilesinin ardından bir de hiç gün yüzü görmeyince birikti birikti birikti yanlış yerde patladı. Beş para etmez insanların ağzına laf versem de aslında hem gizli düşmanlarımı, adını bile bilmediğim insanların benim hakkımdaki yargılarını ortaya çıkardığı için memnunum. Kendiyle yüzleşmeyi bilen birisi olarak ya bu öfke beni bitirecek ya da ben bu öfkeyi bitireceğim diyerek artık psikolog yolunu tutmanın zamanı geldiğini kabul ettim.


Bunu ailemin yanına gidince daha iyi anlıyorum "Beni benden başka kurtaracak kimse yok"


5 Ocak 2024 Cuma

Mecburi istikametten

 İddialı cümleler kurabildiğim yaşlarımda, -ki başıma ne geldiyse o vakitler çok konuşmaktan gelmiştir- hayatı huzurlu olan insanların hiçbir şey yaşamadığını ve hayatı boş geçirdiğini düşünürdüm. Olaysız bir hayat yaşanılmazdı ölümle eşdeğerdi. Hayatın hareketli olması lazım, sürekli fırtınalarla boğuşup yere yapışmadığını göstermen lazımdı. Tabii bu genç yaşlarda hiçbir şey yaşamamanın ve baba parası yemenin verdiği rahatlıktan kaynaklanan cümleler. 



Ancak işte o sürekli fırtınalarla boğuşup üstüne bir de yere yapışınca insanın unuttuğu gerçekler de yüzüne tek tek vuruveriyor. Üniversite hayatı boyunca hiç ama hiç çalışmamış olan ben ek iş yapmaya başladım mesela. Gündüzleri Carrie Bradshaw akşamları Max Black oluveriyorum. Oradan çıkıp spora gidiyor sonra bedenimi eve sürüklüyorum. Hayat şartları, ben de bunları böyle hayal etmemiştim tabii ki.



28 Nisan 2023 Cuma

Hiçbir görselin tamamlayamadığı yazı

 

Sanırım yalnız insanlara neden yalnız olduklarıyla ilgili biraz fazla soru geliyor. Ya da ben hayatımın o tarz bir döneminde olduğum için en çok bu soruyu duyuyorum. “Neden yok?” Bilmem? Güzel değil miyim? Bence güzelim… Sohbetim mi kötü? Herkesin çenesi yanımda düşüyorsa pek değildir. Bu ego da değil, belirli bir süre sonra ego da kalmıyor. Bazı gerçekler.

 

Bilmem neden yalnızım? Düşünüyorum… Bazen bir kişiyle olmaz, diğerlerinin de bir önemi kalmaz. Benim için hayatıma birini almak, daha doğrusu birine bir şans vermek sanırım diğer insanlara göre biraz daha zor. Çok seçici olduğumdan değil -yani seçiciysem bu zamana kadar ki yanlışlarım neydi?- ben bir şey arıyorum. Daha önce bir insanda gördüğüm ışığı arıyorum. Şayet ona bakmaktan kör olmadıysam bir başkasında da o ışığı göremiyorum.


6 Kasım 2022 Pazar

Gördün mü 25 oldum





Aslında yazmayacaktım ama her yıldan bir iz bırakmak lazım diye düşündüm. Şu an zaten her gün yazı yazıyorum diye bir de bana karşı kullanılır diye elimin gitmediği bloğumu 16 yaşımda arkadaş gazlamasıyla açmıştım. Onun yazılarındaki eksiklikleri söyler, ekleme yapar o da benim düzenlediğim haliyle yazının güzelleştiğini söylerdi. Sonra bana sen de yazmalısın dedi. Onu hayatımdan çıkarttım ama blog duruyor. Hayat böyle bir yerdir.

 

25 yaşındayım, 25 yaşındayım, 25 yaşındayım…

 

İnanılmaz hele de yaşarken inanılmaz. 

25 yaşındayım. Bu benim için oldukça büyük bir yaş. Bana biraz bol geldi. 

Çocukken, “Nil Karaibrahimgil bu yaşa böyle şarkı yazdıysa kesin çok önemli bir yaş” diye düşünürdüm. Gelinen noktada hala anneme miyavladığım gerçeği değişmiyor. Benden o olgun, ağırbaşlı kadın çıkmıyor.

 

23 Mayıs 2021 Pazar

Kendimle tanıştım


Aşksız hayatı light ton balığı tadında gören biriyseniz kendinizi henüz keşfetmemişsinizdir. Defteri kapattığımdan beri kendimi bulmuş gibiyim. İlişkiler yorucu olmaya başlayınca tutunduğumuz her dala aşk demeyi alışkanlık haline getirdik. Toksik ilişkiyi aşk sandığımızdan beri hiçbirimizin de yüzü gülmedi. Sevgisiz olana sevgili olmak çözüm getirmez. Nihai sonuç toksik olan biter. Toksik ilişkinin yerine detox yapmak bizde adettendir. 2 yıldır elimi sürmediğim (açıkçası mesleğe başladığım için biraz çekindiğim) bloğuma bile hep aşk için ve aşk yüzünden yazmışım. E mademki ben kendimi buldum neden bunu yazmayayım? Bu hepsinden değerli.

 

***

 

10 Mayıs 2019 Cuma

İçimde bir deli öldürüldü


İçimde iki kadın vardı, ikisi yüzünden yaşlandım. İçimde deli bir kız daha var benden başka. Katili oluşuma sebeptir.

Zordu iki kadınla yaşamak, yoruldum aralarında kalmaktan, didişmelerini dinlemekten. Öldürdüm gitti birini.

İçimdeki o deli kız ne zaman sıçrayarak uyansa; kabuslarım bir bir gerçek oluyor.                                İnanılır gibi değil.                                                                                                                       
Bir kişi hep diğerinin felaketi mi olmalıdır, aynı bedende bile olsa?

Onun iyiliği için yaptım, daha fazla üzülmesin diye. İçimdeki o deli hadsizi ne zaman canının istediğini söylemeye başlasa, birini utanmazca öpse bir bina enkazında duyulmuyor sesim. Çok seven, çok sevince sevileceğini zanneden bu “saf”, aklımı tatile çıkarıp ortalığı yakıp yıktığında hizmetçisi gibi götünü topluyorum. Bıktım artık.

Deli kızım, bazı dağınıklıklar tek başına toplanır sana bir türlü öğretemedim. Yaralarını hemşire gibi sarmak ve aklını psikolog gibi korumak senlik bir iş değildi ama bunlara senin yüzünden ben maruz kaldım. Seninleyken her şey tozpembeydi, gülünçtü ama yorulan bendim. Gerçek dünya seninleyken gördüklerim değil.

Yaşadıklarımız bu kadar güzelken istiyor muyum sanıyorsun; seni seviyorum ama olmuyor, özlüyorum ama yapamıyorum. Beni biraz da sen mecbur bıraktın seni öldürmeye, keşke beni bu kadar yormasaydın.

2 Ekim 2018 Salı

Başım göğe erdi: Hürriyet'te stajımı yaptım!

Merhabalar efendim merhabalar uzun zaman sonra da burada olduğunuzu bilmek ne büyük mutluluk. "Sen yıllardır yazıyorsun nerelerdesin?" diye soranlar oldu. Ben hiç bırakmadım ki yazmayı, defterlerime yazdım, kağıtlara yazdım, telefonumun not bölümüne yazdım sadece paylaşmaya ara verdim. Bu kötülüğü de bilgisayarı açmaya üşendiğim için yaptım. Gerçekten tek nedeni bu, bilgisayarı açıp yazı girmek çok zor geldi. Ha ama bütün yaz ne yaptım? Bilgisayarın başında oturdum. Ben üniversiteyi kazandığımdan beri beklediğimiz gün geldi çattı, Hürriyet'te stajımı yaptım ve geri dönüşüm de bu güzel olayı anlatarak başlasın istedim. Çünkü yazılarım ve ben artık bir yere gitmiyoruz.



Gazeteci olma hayali kurduğumda 12 yaşındaydım ve evde hep Hürriyet okunduğundan mıdır ki
gazeteciliği de o yaşımdan beri Hürriyet'te yapmak istedim. Sınav sonucum açıklandığında (zaten tüm tercihlerim gazetecilikti) ne yapıp ne edip Hürriyet'e girmeyi kafama koymuştum. Okul hayatım boyunca yaptığım tüm röportajlar da Hürriyet'e bir adım daha yaklaşabilmek içindi. Yaptığım röportajların biri sayesinde de bu gerçekleşti. Üniversite birinci sınıfta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkan Yardımcısı Gülsün Kaya aracılığı ile İpek Yezdani ile iletişime geçtim kendisi de CV'mi insan kaynaklarına iletmemde yardımcı oldu. Aradan bir ay geçtikten sonra Hürriyet'ten aradılar ve staj için görüşmek istediler ancak birinci sınıf olmam nedeniyle okul sigortamı karşılamıyordu bu yüzden birinci sınıfın yazında staj yapamadım. 2. sınıfın yaz tatilinde de Antakya'da olmam gerektiği için ben başvuru yapmadım ama bu süreçte de boş durmayıp röportaj peşinde koşturmaya devam ettim. 3. sınıfın ikinci dönemi tekrar İpek Hanım'la iletişime geçtim o da "CV'mi insan kaynaklarına iletebileceğini ancak %100 garanti veremeyeceğini belirtti. Yani bazı arkadaşları hayal kırıklığına uğratmak gibi olacak ama torpille girmedim, zaten staj bu staja en fazla ne kadar bir torpille girebilirsin bunun dedikodusunu yapıp can sıkmak bile büyük bir basitlik örneğiydi.