Ancak işte o sürekli fırtınalarla boğuşup üstüne bir de yere yapışınca insanın unuttuğu gerçekler de yüzüne tek tek vuruveriyor. Üniversite hayatı boyunca hiç ama hiç çalışmamış olan ben ek iş yapmaya başladım mesela. Gündüzleri Carrie Bradshaw akşamları Max Black oluveriyorum. Oradan çıkıp spora gidiyor sonra bedenimi eve sürüklüyorum. Hayat şartları, ben de bunları böyle hayal etmemiştim tabii ki.
İnsanın bedeni çok yorgun olunca düşünmeye de çok vakti kalmıyor. Boş anında düşünce krizine girse de artık eskisi kadar önemsemiyor. Hep şey derim "Allah iş yoğunluğu versin" doğru, versin. 2024'e vazgeçtiklerimi geride bırakarak girince bana bir haller oluverdi. İnanılmaz... Sabah sadece saate bakmak için telefonumu elime alıyorum, düşündüğüm şeyler bir kişinin etrafında dönmüyor. Huzuru kişide değil anda aramaya başladım. Hafta sonu evi temizledikten sonra pufuma yaslanıp mandalina soyarken sanırım ilk kez "Her şeye rağmen iyiyim" dedim ve iyi olduğumu fark edince mutlu hissettim.
Kimsenin parasına ihtiyacım yok, kimsenin aşkı, arkadaşlığı benim için bir şey yapmayacak, biri beni sevdiye buradan alıp buraya taşımayacak ama ben kendim için bunu yaparım. Erkek parası yemeyen kadınların salak bulunduğu, asalaklığın güzelleme aldığı böyle bir dönemde ben bütün kadehlerimi özgürlüğüme kaldırıyorum. Yaptığım her şeyde 16 yaşında küçücük odasında hayaller kuran o genç kızı görüyorum, onun bana sarıldığını hissediyorum. Bu hayatı böyle böyle toparlayacağım. Bu yıl her şey benim için...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Ne düşünüyorsan..