22 Aralık 2015 Salı

Erkekler ve sendromları

Issız Adam Sendromu:  Sevgili olduğu kadınlar arasından mutlaka birine tam olarak aşık olmuş ve ilişkileri bittikten sonra bir daha kimseyi sevmemek üzerine yemin etmişlerdir. Arkadaş edinmekte zorlanırlar, çok az arkadaşları vardır genellikle kadınlarla takılırlar. Gerçekten sevildiği zaman kendisine de, karşısındakine de hayatı zindan etmekten başka hiçbir şey yapmayan, arkasında sürekli "ağlayan bir çift göz" bırakan, mutluluk tırnağının ucundan daha yakınken bunu elinin tersiyle iten, hiçbir ilişkisi "yat kalktan" öteye gidemeyen, aslında hiçbir şey hak etmemesine rağmen ilgi gördüğü için yersiz bir egoya sahip olan türünün en "ömür tüketen" örneğidir. Sigaraya, alkole başlatır kendini bitirdiği gibi sizi de mahveder.





Malkoçoğlu Sendromu: Hayata bakış açısı "astığım astık, kestiğim kestik" türündedir. "Benim hatunum benden habersiz bir erkekle konuşamaz", "Benim kadınım(?) açık giyinemez" çünkü senin hatunun beyinsiz  ve kendi kararlarını kendi alamayacak kadar aciz birisi. Öyle olduğundan ötürü sen onun yerine düşünebilir, karar verebilir, uygulamaya sokabilirsin. Genel itibariyle bütün sosyal medya şifrelerinizi alır, erkek arkadaşlarınızı siler; attığınız tweetten, paylaştığınız fotoğrafa hatta siyasi içeriğe bile karışma hakkını kendi görür. Ha tabii siz "ondan önemli değil" derseniz amenna ama "benim hayatım, benim kararlarım" şeklinde düşünen, böyle yaşayan insanlarsanız size yaşam alanı sunmayan, en küçük içeriği, bir mesajı bile sorun haline getiren egosuna sandalye çekip oturan bu tiplerden kaçarak uzaklaşmanız tavsiye edilir.





Ana kuzusu Sendromu: Benim en çok korktuğum sendrom bu yemin ederim. Tabii ki annelerimiz baş tacıdır, Allah eksik etmesin ama bir erkeğin annesine aşırı düşkün olması beni korkutuyor. İlişkiye başlar başlamaz "seni anneme gösterdim" diyenden korkacaksın. Çünkü bu ilişkinin ciddiye bindiği anlamına gelmiyor. Aksine annesinin sizin hakkınızdaki tek kötü yorumuyla sizi eleştirebilir, değişmenizi isteyebilir ve bu ilişkiyi temelden sarsacağını gösterir. Her iki lafından biri "annem.." ile başlıyorsa müstakbel kayın validenizle iyi geçinmek zorundasınız. Çünkü ilişkinin anne kontrolüne girme olasılığı çok yüksektir. Hatta sadece anne de değil bütün akrabalar sizi araştırmaya başlar en ufak yanlışınızda köşeye sıkıştırırlar. Sürekli temkinli olmak zorunda kalırsınız ve bu sizi olduğunuzdan başka biri olmaya iter. Tecrübeyle sabittir, kaçınız!



Burjuva sendromu: Bir erkek düşünün hayatı boyunca hep başarılı olmuş. İlkokuldayken okulunun en çalışkanlarından biri, en iyi liselerden birinde okumuş, güzel bir üniversitenin iyi bir bölümüne yerleşmiş. Etrafında hep "belirli düzeyden" insanlar bulunmuş. Bu sadece başarı anlamında da değil, maddi olarak da entelektüellik olarak da. Genel olarak bu kişiler kendileri gibi sevgili istiyor. İyi okullardan mezun, oturmasını kalkmasını bilen, vizyona en son giren filmden haberdar, ayda bir kere tiyatroya gitmezse eli ayağı titreyen, Rus edebiyatını yalamış yutmuş, müzik listesinde Demet Akalın ve Gülşen bulunmayan.. Ha bir de yabancı dizi takip eden. Bir arkadaşım bana "Biraz HIMYM izle de kültürün gelişsin" demişti oradan biliyorum. Bu aslında kötü bir şey değil, insanın kendini geliştirmiş olması mükemmel hatta. Onunlayken çok şey öğrenebilirsiniz ama bildikleriniz onunkinden çok çok azsa eğer, egosu karşısında ezilmek siz de aşağılık kompleksi yaratabilir. 



Yara bandı sendromu: Bu arkadaşlar başka birini sevmesine rağmen karşısındakine onu sevdiğini inandırmak için kendini parçalar. "Seni çok seviyorum aşkım, sana  aşığım böceğim, senin için yataklara düştüm meleğim, senin taca ihtiyacın yok gönlümün kraliçesi, sana ölürüm, sana taparım" bu liste bayağı uzar çünkü amaç karşıdakini kendine bağlamaktır. Kendini bağladıktan sonra biraz sevgi görüp ilişkiyi bitirecek çünkü. İhtiyacı biraz ego tatmini, amacı özgüven eksikliğini gidermektir. İlişkiyi bitirdikten sonra diğer kıza yani aşık olduğunu bütün dünyanın bildiği kıza şiirler yazmaya devam edecektir. Zaten alacağını almış biraz da onu elde etmeye çalışsın değil mi ama? Hayır tatlım hayır inandın diye kendini suçlama kadınlık ruhu sevgi gördüğü kişinin yanında kalmak istiyor. Dünyanın en güzel mesajlarını atan, en güzel sözlerini söyleyen adamın ağır laflarla ilişkiyi bitirip başka birini sevmeye devam etmesine inanamıyor. İdrak etmek zaman aldığından geri dönmesi için Allah'a bile yalvarmak zorunda kalıyoruz. Gerçek anlaşıldığında ise verdiği acının ömrü en fazla bir ay olmalıdır. Çünkü harcadığınız zaman kadar değerli insanlar değil.




11 yorum:

  1. Merve senin kalemin iyi, uslubun hos. "sinir etse" de hic sikilmiyorum okurken. bir de iclerinden birine kendimi koymaya calistim tek birini secemedim 3 tanenin birlesim kmesiyim resmen. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşüncelerin için teşekkür ederim Murat :) bu arada bunlardan hangisi olduğunu eski kız arkadaşın daha iyi söyler diye düşünüyorum:)

      Sil
  2. Sednromlara bak arkadaş 😮
    Kaleminize sağlık güzel olmuş

    YanıtlaSil
  3. Merhaba blogunuzu twkibe geldim bloguma bekle4im

    YanıtlaSil
  4. Tasnifi çok iyi yapmışsın da muratdoran'ın dediği gibi kendimi bir yere koyamadım sanki kişilik özellikleri çok keskin sınırlarla sınırlandırılmış gibi. Yersiz yurtsuz kaldım ortada :D :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Murat'a söylediğim gibi bunu siz değil sevgilileriniz belirler en iyi :D

      Sil
  5. :))) tam olmu bu yazı tespitler harika :)))

    YanıtlaSil
  6. Merve stalk yapayım derken burda buldum kendimi ,vay be bu kadar da değildir demiştim utandırdın beni tebriks

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyucum bile stalker ise bende tebrik ediyorum cidden, teşekkürler:D

      Sil

Ne düşünüyorsan..